8 Şubat 2012 Çarşamba

Erken Tiner Kültürü'nün Dinler Tarihi Açısından Önemi.

"Sevgili yardımcım Sebastian’ın geçen sene tamamlayarak “Doktor” ünvanı aldığı ve tez danışmanlığı tarafımdan yapılmış olan “Erken Tiner Kültürü'nün Dinler Tarihi Açısından Önemi” isimli doktora tezinin önsözünü burada yayınlamaktan büyük mutluluk duyarım. "

                                                        ÖNSÖZ:

     İnsanoğlunun kendi varlığı üzerine düşünmeye, kendisini kuşatan doğa ve evren ile ilişkisini sorgulamaya başladığı tarih öncesi dönemlerde inanç kavramının nasıl şekillendiği genel bir tartışma konusudur. Genel kabul gören tüm görüşler, ilksel inanç sistemlerinin, güneş- ay hareketlilikleri ve  mevsim değişiklikleri gibi periodik olarak tekrar eden doğa olaylarının insanlar tarafından izlenerek yorumlanması ile kurgulanmış olabileceği  noktasında birleşir. Günümüz dünyasında din kavramının kökenlerini inceleyen dinler tarihi, sosyal antropoloji ve teoloji gibi alanlar yeni verilerle birlikte eski kuramları terk etmek zorunda kalmaktadır.

     Çalışmamızın temelini oluşturan inanç kavramı ve bu kavramın nasıl ortaya çıktığı sorunsalını bu yeni bilimsel verilerin ışığında tekrar yorumlayabilmekteyiz. Dini ritüellere dair rastlanan ilk izler ( ölü gömme adetleri, mezar hediyeleri v.b) dünyanın farklı yerlerinde çeşitli mağra kültürlerinde karşımıza çıkmaktadır.  Bu mağraların bilinen en eskisi örneği olan Kenya’nın Nurfetto bölgesindeki  Akhpariti mağra yerleşiminin  tarihi günümüzden 18.000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Bu alan içerisinde yürütülen arkeolojik çalışmaların en önemli keşiflerini , mağra duvarlarında yer alan tasvirler ve bir adet mezar kalıntısı oluşturmaktadır. Mezar kalıntısı ve tasvirlerin birbirlerine çok yakın olarak düzenlenmiş olması, bunun bilinçli bir şekilde oluşturulduğu izlenimini yaratmaktadır. Bu anlamıyla da ilkel bir dinin işareti olarak değerlendirilmektedir. Kenyanın Nurfetto bölgesi yer altı zenginlikleri açısından oldukça önemli bir coğrafyaya sahiptir. Araştırmalar, özellikle Akhpariti mağrası yakınlarında yoğunlaşan çeşitli maden yataklarının varlığına işaret etmektedir. Bu noktada teorimizin temelini oluşturan oldukça çarpıcı bir durum karşımıza çıkar. Mağranın bulunduğu alanda yapılan ölçümler,  duvar resimleri ve mezarın bulunduğu bölgenin altında yoğun tiner yataklarının varlığına işaret etmektedir. "Erken Tiner Kültürü" olarak adlandırılan bu mağra yerleşimi, bilinen en eski dini faliyetlerin yürütüldüğü bölge olarak anılmaktadır. 

     2011 yılında Maden Tetkik Arama’dan bir grup bilim adamının, dünyanın çeşitli yerlerindeki mağra yerleşimleri etrafında yürüttükleri araştırmalar çok daha ilginç verilerle karşılaşmamızı sağlamıştır. Bilinen en eski dinsel heykelciklerin ortaya çıkartıldığı Filistin’deki Uchube mağrası da tıpkı "Erken Tiner Kültüründe" görüldüğü gibi zengin tiner yataklarının üzerinde bulunmaktadır. Uchube mağrasında ortaya çıkartılan taş heykellerin yüzeylerindeki tabakanın inceltilme işleminin de bölgeden elde edilen tinerlerle yapıldığı kimyasal analizler vasıtası ile tespit edilmiştir.
     
Bu veriler ışığında, bilinen en eski ölü gömme geleneğinin ve dinsel heykelciklerin bulunduğu mağra yerleşimleri ile organik tiner yatakları arasındaki ilişki, insanlığın şafağında din kavramının ortaya çıkışı ile ilgili bildiklerimizi yeniden  gözden geçirmemiz gerektirmektedir.